Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski, “Yeni değişiklikle İmar Planı Çalışmalarının ise onay aşamasında olduğu için bu zorlukları aşmak için, “ Yat Limanı Marina” değil, Yat Bağlama İskelesi olarak değiştirildiğine dikkat çekti. Ama burada deniz üzerine yapılacak olan 300 yatlık uygulamanın hem denize, hem de karadaki yaratacağı sıkıntılara kimse değinmiyor. Burada söz konusu Fethiye’dir. Söz konusu gelecektir, önü alınmaz, Fethiye Körfezini ve bölgeyi olağan üstü sıkıntılara sürükleyecek projelere yeni kılıflar bulunarak izin verilmesi uygun değildir” dedi.
“Burası İçin ÇED Gerekli Olmalıdır”
Söz konusu bir şehirdir, en ufak detay atlanmadan uygulamanın yapılması gereklidir diyen Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski açıklamasında “Yat Limanlarının projelendirilmesi, birçok kurum, kuruluş ve bakanlıklarca onaylanması ve istenilen standartların sağlanmasının bu alanda mümkün olmadığı anlaşıldığından, ÇED’e tabi tutulmuştur. Burada atlanılan sadece deniz değildir. Birde bu projenin karasal ağırlığı mevcuttur. Onun çed istenilmektedir. İşin zorluğu olması gerekende budur. Bu zorlukları açamayacağını anlayanlar işi mevzuat ve yasal zorunluluklara takılma endişesi nedeniyle proje adının ve kapsamının Yat Bağlama İskelesi olarak sadeleştirilmesi şeklinde bir yönteme gidilmiştir. Bu şekilde de ‘Çed Gerekli Değildir’ kararının alınması zor olmamıştır. Yat Bağlama İskelelerinin kara ile bağlantısının sağlayan Sahil Yolu (Cahit Gündüz Caddesi) imar planlarında yaya yolu olarak planlı durumda olmasına rağmen tek şerit gidiş ve geliş yönlü araç trafiğinde de geçici olarak kullanılmaktadır. Sahil bantlarında bulunan restoran, kafetarya ve bitişik alanlardaki ticari birimler, hastane ve eczane gibi hizmet alanları kullanımları nedeniyle oluşan trafik yoğunluğu ve otopark eksikliği günümüzde büyük problemlerden biri haline dönüşmüş durumdadır, buna ilave olarak özellikle yaz aylarında sahil bandının rekreatif amaçlı yoğun kullanımı nedeniyle bu bölge yaya ve araç trafiği yoğunluğu ile otopark eksikliği açısından içinden çıkılamaz bir duruma düşmüştür.
“Bu Tür Kılıflardan Kaçınılmalıdır” Yönetim Kurulu Üyesi Keskin, “Yat Limanı Marina” değil, Yat Bağlama İskelesi olarak değiştirildiğine dikkat çekti. Ama burada deniz üzerine yapılacak olan 300 yatlık uygulamanın hem denize, hem de karadaki yaratacağı sıkıntılara kimse değinmiyor. Burada söz konusu Fethiye’dir. Söz konusu gelecektir, önü alınmaz, Fethiye Körfezini ve bölgeyi olağan üstü sıkıntılara sürükleyecek projelere yeni kılıflar bulunarak izin verilmesi uygun değildir”dedi.
“Herkesim Etkilenecektir”
Ayrıca bu alanlarda bisiklet ve yürüyüş yolları güzergahlarının yoğun kullanımı söz konusu olup söz konusu Sahil Yolu (Cahit Gündüz Caddesinin) yürürlükte bulunan imar planlarında olduğu gibi araç trafiğine kapatılması en güzel çözümlerden olması hedeflenirken, bu alana 300 teknelik Yat Bağlama İskeleleri yapılması bu alanın kullanımından kaynaklanan araç trafiği açısından bir çekim merkezi haline gelmesine, yaya ve araç trafiğinin daha da artmasına, dolayısıyla bu güzergahta yaşanan problemlerin daha da çoğalmasına sebebiyet verecektir.
“Körfezi Öldürecek Kararlar Alınmamalıdır”
Üstelik bu bölgede Yat Bağlama İskelelerine ve idari-ticari birimlerine hizmet verecek bir otopark alanı, araçların dönüş-manevra alanı bulunmamaktadır. Yani söz konusu projenin sadece deniz yüzeyinde kaplayacağı yaklaşık 170 000 m2’lik yüzey alanda oluşacak olumsuz etkilerinin yanında, projenin hinterlandında da oluşturacağı olumsuz etmenler çok sayıdadır Proje alanı içerisinde konumlu olan, projenin kuzey ve güney yönlerinde kara alanlarından denize ulaşan D11, D12 VE D13 isimli tahliye ve drenaj kanalları mevcuttur. Özellikle belirtilmelidir ki, D11 Drenaj Kanalında koruma altına alınmış su samurları yaşamaktadır. Söz konusu tahliye ve drenaj kanalları 7 metre ve daha fazla geniş yataklara sahip, adeta bir akarsu niteliğinde aktif olan ve su barındıran kanallardır. Söz konusu kanallar vasıtasıyla denize taşınan alüvyonlar, rusubatlar ve sedimanter maddeler platform alanını taşıyan yüzlerce çelik kazıklı ayakların bir engel teşkil ederek tutucu setler özelliğine kavuşması nedeniyle bu alanların ve körfezin daha hızlı dolmasına neden olacak, deniz derinlikleri hızla azalacak, körfezin flora ve fauna yapısının değişmesine neden olacaktır. Üstelik söz konusu platformları ve iskeleleri taşıyan yüzlerce çelik kazığın çakılması ve sabitlenmesi aşamalarında denizde oluşacak basınç, vibrasyon ve gürültü bir çok deniz canlısının ölümüne, körfezi terk etmesine sebebiyet verecek, yine körfezdeki flora ve fauna açısından çeşitliliğin yok olmasına neden olacaktır. İnşaat aşamalarında özellikle yüzlerce çelik kazıkların zemine çakılması aşamalarında, sudaki bulanıklık ve askıdaki katı madde miktarı artacaktır. Deniz suyunun doğal rengi bozulacak ve ışık geçirgenliği azalacak, bunlar da fotosentez oluşumunu etkileyecektir dolayısıyla tüm canlı yaşamını yok edici veya göç etmeye zorlayıcı tehditlerini getirecektir” şeklinde konuştu.
“Deniz İçindeki “CANLILAR” ne Olacak”
Bir çek kurumun sessiz kaldığına dikkat çeken Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski,” Yat Bağlama İskelesi adı altında yapılan yaklaşık 172 000 m2 yüzölçümünde bir alan platformlarla deniz yüzeyini kapsayacak olması körfezin önemli bir bölümünde deniz yüzeyinin güneş ışınlarını engelleyecek, fotosentez yapılamayacak, bu da deniz içerisinde yaşayan flora ve fauna yaşamını olumsuz etkileyecektir. Bilindiği üzere Fethiye Körfezi deprem çöküntüleriyle oluşmuş bir körfezdir ve körfez içerisinde tarihi kalıntılar ve harabe yapılar bulunmaktadır. Denizdeki gel-git etkilerinin arttığı dönemlerde suların çekildiği zamanlarda söz konusu harabe yapılar su yüzeyinde görülebilmektedir. Fethiye Körfezinde su altı arkeolojik araştırmalar yapılmalı ve körfezdeki arkeolojik yapıların bulunduğu alanlar arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmelidir. Söz konusu deniz yapılarının yapılacağı alanlar da bu arkeolojik kalıntıların içerisindedir ve çelik kazıkların deniz zeminine çakılması aşamalarında önemli harabiyetler alabilecektir”dediği görüldü.
“Fethiye 1. Derece Deprem Bölgesi Kapsamındadır”
Bilindiği üzere Fethiye 1. Derece Deprem Bölgesi kapsamındadır diyen Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski, “İrili ufaklı sürekli depremler yaşanmakta, oluşan bu depremler kazıklı sistemlerin taşıyıcı unsurlarını zayıflatacaktır. Ayrıca Fethiye Körfezi denizin gel-git etkilerinin yoğun yaşandığı bir alandır ve bu etkiler hem taşıyıcı sistemlerde hasar oluşturacak hem de deniz suyu ve hava ile temas, çelik kazıklarda korozyonu artıracaktır, oluşan hızlı korozyon taşıyıcı sistemlerde hasarlar oluşturacağı gibi denizel ekosistemlere de zarar verecektir. Proje alanının 35 metre kuzey bölümünde yer alan ve denize açılan D11 Tahliye ve Drenaj Kanalında koruma altına alınmış bulunan su samurları yaşamaktadır. 300 adet teknenin yaratacağı deniz trafiği ve insan yoğunluğu su samurlarının bu alanı terk etmesine ve yok olmasına neden olacaktır”dedi.
“220 Çeşit Kuşu Barındıran Cennet Ne Olacak”
Fethiye’de İmar planında olan kuş Cenneti ne olacak diyen Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski, “Yine proje alanının 470 metre kuzeyindeki deniz kıyısında mevcutta fiziki olarak ve imar planları kararları ile koruma altına alınmış yaklaşık 220 çeşit kuş çeşitlerini barındıran Kuş Cenneti Alanı bulunmaktadır. Söz konusu 300 yat kapasiteli bu alanın oluşturacağı kara ve deniz trafiği koruma altına alınmış bu alandaki kuş türlerinin de yok olmasına, bu alanı terk etmesine sebebiyet verecektir. Yine proje alanının 400 metre kuzeyindeki deniz kıyısı olan alanda (bugünkü Şehit Fethi Bey Parkı) Bakanlıkça (Devlet Yatırımları Programında ve yap-işlet-devret modeliyle) özel bir firma tarafından 1997 yılında 450 yat kapasiteli Yat Limanı Projesi hazırlanmış, tüm ölçeklerdeki imar planları onaylanmış, ancak ÇED Olumsuz Raporu nedeniyle proje yapımından vazgeçilmiş ve imar planları iptal edilmiş idi. Bunu bildikleri için bu tür dönüşler ile çıkış yolları arıyorlar”dedi.
“Fethiye Kent Konseyi Raporları Ortadır”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 2016 yılında başlatılan ve yapım çalışmaları halen devam eden bir çalışma var olduğunu belirten Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Birol Keski, “Bütünleşik Kıyı Alanları Planlaması” sonuçlanmadan ve Fethiye Körfezi Taşıma Kapasitesi Raporları hazırlanmadan bu tür yapılaşma kararları alınması bilimsellikten uzak ve körfezde geri dönülmesi imkansız hasarlara sebebiyet verebilecek faaliyetler olduğundan ivedi bir şekilde Yat Bağlama İskeleleri adı altında yapılan işlemlerden vazgeçilmelidir. 2019 yılında Fethiye Körfez Kirliliği zirve noktasına ulaşmış, şehir merkezi, Karagözler Yarımadası ve Çalış Plajı gibi önemli noktalara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünce ‘Kahverengi Bayrak’ konulmuş durumda iken körfezin yükünü daha da artırıcı deniz yapılarının sayısını fazlalaştırmaya yönelik faaliyetlerden vazgeçilmelidir. 2020 yılında Fethiye Kent Konseyi tarafından hazırlanan “Fethiye Körfez Kirliliği ve Çözüm Önerileri” çalışmaları dikkate alınmalı ve yayınladıkları raporda bahsedilen hususlar yerine getirilmeli, körfezdeki tekne bağlama alanlarını artırıcı kararlar alınmamalıdır” dedi.