‘Şarbon hastalığı nedir?’ sorusu, vakaların artması nedeniyle insanların cevabını en çok merak ettiği sorular arasına girdi. Kurban Bayramı bittikten sonra birçok kişi hastanelere şarbon hastalığı şüphesiyle gitmeye başladı . Genellikle temas yoluyla bulaşan şarbon hastalığı ile ilgili bilinmesi gerekenleri Özel Lokman Hekim Esnaf Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Uğur Bakır açıkladı:
Şarbon, özellikle sığır, koyun, keçi, deve gibi ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır. Antraks olarak da bilinen şarbon hastalığı ülkemizde çoban çıbanı ve karakabarcık gibi isimlerle anılmaktadır.
Etkeni Bacillus Anthracis isimli sporlu bir bakteri olan şarbon, insanlarda ve hayvanlarda bilinen en eski hastalıklardan biri olmasına karşın, dünyada geri kalmış ve gelişmekte olan bazı ülkelerde hala görülen ve zaman zaman hayvanlarda salgın yapan bir hastalıktır.
Hayvancılıkla uğraşanlar, çobanlar, kasaplar, mezbaha işçileri, dericilik sanayinde çalışanlar, veteriner hekimler, hastalığın yaygın olduğu bölgelerde ölen hayvanların kesildiği veya yerleşim birimlerine yakın ölen hayvanların gömüldüğü yerlerde oynayan çocuklar şarbon yönünden risk gruplarını oluşturmaktadır.
ŞARBON HASTALIĞI NASIL BULAŞIR?
Şarbon hastalığı çeşitli yollarla bulaşabilir. Şarbon hastalığı olan hayvanlarla doğrudan temas veya dolaylı olarak temas edilmesi,bu hastalığı olan hayvanların etinin tüketilmesi, hayvanın kesilmesi anında temas edilmesi,sanayi ürünlerinde kullanılan hayvan yünleri, derileri ve kılları, şarbon hastalığın belirlendiği ülkeden hayvan ve hayvan ürünlerini ithal etmesi gibi nedenlerle bulaşır.
ŞARBON HASTALIĞI ŞİKAYETLERİ VE BULGULARI NELERDİR?
Şarbon hastalığı mikrobun vücuda girdikten yaklaşık 2-7 gün sonra ortaya çıktığını ifade eden Uzm. Dr. Uğur Bakır, belirtilerin hastalığın şekline göre farklılık gösterdiğine dikkat çekti.
Deri Şarbonu: Ülkemizde görülen şarbon hastalığı genelde deri şarbonu şeklindedir. Şarbon sporlarının deriden girdiği yerde, ilk önce böcek ısırığına benzer biçimde kabarık, kaşıntılı bir şişlik oluşur. Bu şişlik 1-2 gün içerisinde içi su dolu kabarcığa dönüşür ve daha sonrada ağrısız, genellikle 1-3 cm genişliğinde ortasında karakteristik siyah renkte ölü dokunun yer aldığı bir yara meydana gelir. Deri şarbonunda ayrıca yaranın bulunduğu lenf bezlerinde şişmeler görülebilir.
Bağırsak Şarbonu: Bulantı, kusma, iştahsızlık, ateş gibi belirtilerle başlar, bunu karın ağrısı, kanlı kusma ve kanlı ishal izler. Daha sonra kan zehirlenmesi ve şok gelişerek ölüm meydana gelebilir. Bu tip şarbonda tedaviye rağmen ölüm oranı % 50 civarındadır.
Akciğer Şarbonu: Soğuk algınlığına benzeyen belirtilerle başlar. Yüksek ateş ve titremeler görülür. Birkaç gün sonra ağır solunum güçlüğü ve şok gelişir. Hastalık genel olarak ölümle sonuçlanır.
Güncel pratikte daha çok deri şablonu görülmektedir.
ŞARBON TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Şarbon hastalığının tedavisi için kullanılan antibiyotikler vardır. Tedavinin başarılı olabilmesi için mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamak gerekir. Bu sebeple şarbonla ilgili yukarıda bahsedilen belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması hayati öneme sahiptir.
ŞARBONDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?
Şarbon hastalığı olduğundan şüphelenilen veya şarbondan telef hayvanlar asla kesilmemeli ve yüzülmemelidir.
Şarbondan ölen hayvanlar mümkünse yakılarak imha edilmeli veya 2 metre derinliğinde çukurlar açılarak üzerine sönmemiş kireç dökülüp gömülmelidir.
Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları nakil vasıtaları temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
Hasta hayvanların temas ettiği yem maddeleri, altlıklar ve gübre gibi bulaşık materyaller yakılarak imha edilmelidir.
Hastalık şüphesiyle yetkili birimler tarafından konulan müşahade ve karantina süresi sona ermeden hayvanlar kesilmemeli ve etleri tüketilmemelidir.
Riskli bölgelerde, hayvanlar şarbona karşı aşılattırılmalıdır.
ŞARBONLU ET NASIL ANLAŞILIR?
Etin renginde, kıvamında, dokusunda ve kokusunda bozukluk, siyahlaşma gibi farklı durumlar görülebilir. Şüphe halinde bu etlerin tüketilmemesi, etlere çıplak elle temas edilmemesi önerilir. Şüpheli bir durumda mutlaka uzmana başvurulmalıdır.