Türk turizminin gözde merkezlerinden Ölüdeniz Belceğiz Plajı üzerine kiracı tarafından yapılmakta olan dev platformlara tepkiler sürüyor. Ölüdeniz esnafı ve STK temsilcileri ‘Ölüdeniz’imize sahip çıkmak için toplanıyoruz’ sloganı ile toplanarak basın açıklaması yaptı ve tepki gösterdi.
Ölüdeniz Belcekız Plajı’nda yapılaşma istemeyen vatandaşlar ve işletmeciler, konu hakkında basın açıklaması yaptılar. Ölüdeniz Turizm Geliştirme Kooperatifi önünde toplanan grup, daha sonra Belcekız Plajı’na kadar yürüdü. Yapılanların başta kıyı kanunu olmak üzere hukuka, işleyişe, şehircilik ilke ve prensiplerine uygun olmadığı belirtildi.
Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Çıralı, TÜRSAB Batı Akdeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Özgen Uysal, Fethiye Kent Konseyi yöneticileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, turizmciler ve vatandaşların yer aldığı tepkide Ölüdeniz’in doğal kalması çağrısında bulundular.
Bölgede yaşayan vatandaşlar ve turizmciler Ölüdeniz’in bir marka olduğunu ifade ederek; “Bu doğal güzelliğin bozulmasını istemiyoruz” dediler.
Çok sayıda vatandaşın katıldığı eylemde yapılan basın açıklamasını Volkan Yuluk okudu. Açıklama şöyle: “Plansız bir şekilde ekonomik ve mekansal büyüme politikalarının yarattığı ekolojik yıkımı azaltacak ve rehabilitasyonunu sağlayacak doğa koruma çabaları tüm dünyada yükselmektedir. Korunan alanlar, sağladıkları ekonomik, ekolojik ve sosyal faydalar sebepleriyle kritik seviyede önem arz etmektedir. Bu nedenle korunan alanlar günümüzde birçok ülkede etkin şekilde yönetilmeye çalışılan, niceliksel ve niteliksel değerleri artırılmaya çalışılan alanlar haline dönüşmektedir.
Doğal Sit Alanı statüsündeki korunan alanlara ait tüm yetkileri bünyesinde barındıran Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, kuruluş amacı, görevleri, misyon ve vizyonuna uygun düşmeyecek bir politika izleyerek Ölüdeniz Belcekız Plajı’nda mevzuatlara aykırı oluşan mevcut yapılaşmalara müdahale etmediği gibi, plaj üzerinde ilave yapılaşma projelerine de yine yürürlükteki mevzuatlara aykırı bir şekilde onay vererek yapılaşma baskısı yaratmıştır.
Turizmimizin gözbebeği, ülkemizin tanıtımında baş köşede yerini alan ve sonraki nesillere hasarsız bir şekilde bırakmamız gereken tescilli durumdaki doğal sit alanı Ölüdeniz Belcekız Plajı içerisinde tamamlanmış ve proje halinde olan mevzuatlara aykırı yapılaşma baskısını durdurmamız, doğal mirasımızı koruyabilmemiz için koruma ve kullanma şartlarının belirlenmesi, uygulama ve denetimlerinin de sıkı bir disiplin içerisinde yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin 16. Maddesi (Değişiklik, Resmi Gazete 30.03.1994-21890) gereği, 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylı imar planları bulunan alanların (ki Ölüdeniz Yerleşmesinin imar planları, 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmıştır) kısmi veya tamamen yapılaşma hesapları ve raporlarının hazırlanmasını ve kısmi yapılaşma bulunmayan alanlar ile ilgili imar planı revizyonlarının en geç 1 (bir) yıl içerisinde (değişiklik yönetmeliğinin Resmi Gazetede yayınlandığı 30.03.1994 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl içerisinde) 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanması zorunlu tutulduğu halde, gerek Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, gerekse yetkili kurumlardan herhangi birisi olan Muğla Valiliği, mülga Ölüdeniz Belediyesi veya şu andaki yetkili Fethiye Belediyesi tarafından söz konusu alanlara ait kısmi veya tamamen yapılaşma hesapları ve raporları hazırlanmamıştır. Dolayısıyla 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri gereği 30.03.1994 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl içerisinde yapılması zorunlu olan imar planı revizyonları yapılmamıştır. Ölüdeniz Yerleşmesinin sahil şeridinde ve kıyı alanlarındaki mevcut imar planları 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik gereği revizyonlar yapılarak yasal hale getirilmeden ve mevzuatlardaki açıklanan hususlar yerine getirilmeden, söz konusu yapılaşmaların bulunduğu sahil şeridinde ve kıyı alanlarında yapılaşmaya izin verici ve mevzuatlara aykırı bir şekilde yeni bir vaziyet planı onaylanması ve alanda yetkili diğer kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmamış olması hukuka, işleyişe, şehircilik ilke ve prensiplerine uygun değildir.
Ayrıca, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış Belcekız Plajı Günübirlik Kıyı Kullanım Alanı Yerleşim Planı mevcut onaylı 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planında belirlenmiş yapı adalarına, kullanım kararlarına ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmeliklerine de aykırıdır. Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin 13-c bendi uyarınca kıyılarda sabit olmayan gölgelik izini verilmiş iken onaylı Yerleşim Planında toplam yüzölçümleri bin 440 metrekare olarak gösterilen ve kıyı kanununda izin kapsamında olmayan pergole alanları planlanmıştır. Belcekız Plajındaki mevcut tesislerde ise bu tür kullanımların yüzölçümleri verilen izinlerin çok üzerine çıkmış ve sabit olmayan gölgelikler tanımı, sabit olarak yapılmış yapılar şekline dönüşmüştür. Mevcut tesislerin yapılaşma durumundan anlaşılacağı üzere, her ne kadar mevzuata aykırı olarak izin verilmiş olsa da yeni verilen izinlerdeki büfe alanlarının ve sabit pergolelerin proje dışına çıkılarak yüzölçümlerinin daha da büyütülerek kafetarya ve restoranlara dönüşeceği aşikardır.
Ayrıca, büfe izini alınarak kafetarya ve restorana dönüştürülen bu tür işletmelerin İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine, Gıda Güvenliği ve Kalitesinin Denetimi ve Kontrolüne Dair Yönetmelik hükümlerine, Çevre Denetimi Yönetmeliği hükümlerine ve Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak faaliyetlerde bulundukları bilinmekte olup ilgili resmi kurum ve kuruluşların kendi mevzuatları çerçevesinde gerekli işlemleri tesis etmeleri kanuni bir zorunluluktur.Yeryüzünün yaşanabilir bir dünya olarak kalabilmesi, ekolojik dengenin korunması ile mümkündür. Çevre kaygılarını, ekolojiyi ve toplum yararını sürekli göz ardı eden, aşırı ve mevzuatlara aykırı yapılaşmalar, özel kullanımlara yönelik hukuk dışı işgaller ve tahribatlar, yatırım alanı olarak kıyıları seçenler, kıyı düzenlemesi adı altında sahillerimize yapılan saldırılar artık son bulmalıdır. Bu gerekçeler çerçevesinde, yapılan yanlışlıklar ivedi bir şekilde düzeltilmeli, ekolojik kaygılar ekonomik kaygıların önünde yer almalıdır.” Denildi.