Fethiye’de Atatürkçü Düşünce Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından şeker fabrikalarının kapatılmaması için imza kampanyası düzenlendi. Kampanyanın 11 Mart Pazar gününe kadar devam edeceği bildirilirken, Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkan Yardımcısı Ebru Oğuzhan Yeter, yaptığı basın açıklamasında; ”Pancar üreticileri, işçiler, köylüler, üreticiler topraklarına, emeklerine sahip çıkmalıdır” dedi.
Fethiye’de Atatürkçü Düşünce Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından şeker fabrikalarının kapatılmaması için imza kampanyası düzenlendi. 11 Mart Pazar gününe kadar Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi önünde devam edecek olan imza kampanyasının ilk gününe yoğun katılım oldu. Fethiye Kordon boyunda dernek üyeleri tarafından vatandaşlara kampanyanın içeriği anlatılıp imzalar attırıldı. Kampanyaya vatandaşlar yoğun ilgi gösterirken; CHP Fethiye İlçe Başkanı Ali Özgür Kullukçu, Vatan Partisi Fethiye İlçe Başkanı Selçuk Selvi, ADD Fethiye Şube Başkanı Haydar Murat Topçu, Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Nalan Ünal’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş da imzalarını atıp destek verdiler. Kampanyaya katılanlar ellerinde ”Mısır şurubuna Hayır!” ”Şeker pancarı Evet, nişasta bazlı şeker=zehir”, ”Şeker fabrikalarını özelleştirmeye Hayır!” şeklinde pankartlar açtılar. Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkan Yardımcısı Ebru Oğuzhan Yeter, gazetecilere yaptığı basın açıklamasında; ”Her fabrika bir kaledir. Şeker fabrikaları kapatılamaz. Nişasta bazlı şeker üreticisi dünya devinin Türkiye’de fabrika kurmasına izin verilmiştir” dedi. Yeter; ”Türk şeker fabrikası şeker ihtiyacının yurt içindeki kaynaklardan karşılanması için 1925 yılında çıkarılan özel mevzuat hükümlerine göre düzenlenmiştir. Bugün geldiğimiz noktada 14 şeker fabrikamız acımasızca satılıyor. Türkiye bu fabrikalarını satmaya hazırlanırken, Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri şeker fabrikalarını gözü gibi korumaktadır. Birçok Avrupalı ülkesi için şeker fabrikaları çok önemlidir ve kesinlikle devlet bünyesinde tutulmaktadır. Yokluk, yoksulluk, imkansızlık içinde açılan elimizde kalan son fabrikalarımız satılıyor. Bölgemizdeki pancar üreticileri, 2002’den sonra giderek azalmaya başlamış, sadece pancar da değil, tüm tarım ürünlerinde üretici emeğinin karşılığını alamadığı için kentlere göç etmek zorunda kalmış. Köyler mahalleye dönüşmüş, köylülük yok edilmeye terk edilmiştir. Ülkemiz savaşta, ekonomik zorluk içinde işsizlik, yoksulluk, sığınmacılar, terör, taciz, tecavüz gibi sayısız sorunlarımız arasında sessiz sedasız milli değerlerimiz satılıyor. Şekerin yerine koydukları glikoz yani mısır şurubu, mısır nişastasından üretilen bir tür tatlı zehirdir. Bu zehir ile toplum göz göre göre zehirlenmektedir” dedi.
Yeter, bu şekerin vücutta kanser hücrelerini beslediğini de ileri sürerek; insan vücudunda yaptığı rahatsızlıkları da sıraladı. ”Pancar üreticileri, işçiler, köylüler, üreticiler, topraklarına, emeklerine sahip çıkmalıdır” diyen Yeter; ”Tüketiciler nişasta bazı şeker içeren hiç bir besin maddesini kullanmamalıdır. Şeker fabrikalarımız satılırsa ekonomimiz daha da çıkmaza düşecek. Çiftçilerimiz, işçilerimiz işsiz kalacak. Tüketiciler daha pahalı şeker tüketmek zorunda kalacaktır. En önemlisi de dışa bağımlılık artacak. Satılan sadece 14 şeker fabrikası değil, hepimizin geleceğidir. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki, ”Her fabrika bir kaledir. Kaleler satılırsa, vatan satılır” dedi.