Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası üyelerine, atığın kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanması, israfın önlenerek kaynakların daha verimli kullanılması ve atık oluşumunun minimize edilmesi hedefiyle başlatılan Sıfır Atık projesi hakkında bilgi verildi.
FTSO Likya Salonu’nda 22 Ekim 2018 Pazartesi günü Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Bekir Erdoğan ve İdari İşler Şefi Ferruh Eyüboğlu’nun anlatımıyla ‘Sıfır Atık’ Projesi toplantısında atık miktarını en aza indirilmesi ve atıkları geri dönüşümünün sağlanması için bireylerin ve işletmelerin yapabileceği yöntemler aktarıldı. Bilgilendirme toplantısına Fethiye Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çıralı, Başkan Yardımcısı Kemal Hıra ve FTSO üyeleri ve FTSO çalışanları katıldı.
Sıfır atık projesi ve atıkların geri dönüşümü ile ilgili ilk yasal düzenlemenin 2004 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelik olduğunu belirten İl Müdür Yardımcısı Bekir Erdoğan bu konunun ciddi bir ekonomi olmaya başladığını söyledi. Ekonomiye kazandırılabilecek plastik, kağıt, cam, metal gibi geri dönüşümü olabilecek atıkların organik maddelerle birlikte atılması nedeniyle kaynakların israf edildiğini anlatan Bekir Erdoğan, bireysel ve kurumsal duyarlılıkla bu israfın önlenebileceğine dikkat çekti.
ATIK ATMIYORUZ, PARAMIZI SOKAĞA ATIYORUZ
Atıkların kaynağından ayrılmasının önemine de dikkat çeken Erdoğan, evlerde atıkların geri dönüşüme uygun olarak ayrılması, işyerlerinde de masa altlarındaki çöp kutularının kaldırılarak, atıkların geri dönüşüm kutularına atılması gerektiğini kaydetti. Atıkları bertaraf etmenin de belli bir maliyeti olduğunu ve bunun da vergi veren vatandaşın cebinden çıktığını vurgulayan Bekir Erdoğan, “Aslında atık atmıyoruz, paramızı sokağa atıyoruz.” dedi. Erdoğan, bireysel olarak atılacak küçük adımların ülke ekonomisi açısından önemli bir getirisi olacağını işaret ederek herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.
‘SIFIR ATIK’ NE KAZANDIRIR?
-Verimliliğin artması,
-Temiz ortam kaynaklı olarak performansın artması,
-İsrafın önüne geçildiğinden maliyetlerin azaltılması,
-Çevresel risklerin azalmasının sağlanması,
-Çevre koruma bilincinin kurum bünyesinde gelişmesine katkı sağlandığından çalışanların “duyarlı tüketici” duygusuna sahip olmasının sağlanması,
-Ulusal ve uluslararası pazarlarda kurumun “Çevreci” sıfatına sahip olmasının sağlanması, bu sayede saygınlığının arttırılmasıdır.