Fethiye Belediyesi ve Fethiye Muhacirler Derneği tarafından zorunlu nüfus mübadelesinin 95. yıldönümü nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenlendi.
30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan “Zorunlu Nüfus Mübadelesi” anlaşması gereğince Türkiye ve Yunanistan arasında göç etmek zorunda bırakılan insanların yaşadıklarını anlatmak amacıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında Fethiye’de de biz dizi etkinlikler gerçekleştirildi.
Fethiye Belediyesi ve Fethiye Muhacirler Derneği iş birliği ile düzenlenen Türk- Yunan Nüfus Mübadelesi’nin 95. Yıldönümü Anma Etkinlikleri Beşkaza Meydanında düzenlendi. Anma etkinlikleri kapsamında saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı okundu. Günün anlam ve önemini anlatan konuşmaların ardından mübadele esnasından hayatını kaybedenler için denize karanfil bırakıldı.
Anma etkinliğinde mübadele yıllarında Fethiye’ye göç eden ailelerden biri olan Mehmet Tokgöz, 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan “Zorunlu Nüfus Mübadelesi” hakkında bilgiler aktardı. Tokgöz mübadele yıllarında Yunanlıların atalarına çok büyük eziyetler ettiğini anlatarak, “Mübadele denilince hatıralar ve acılar yüreğimizi yakıyor. Mübadele anlaşması imzalanır imzalanmaz Yunanlı çeteler dedelerimizin, atalarımızın toprakları terk etmeleri için çok acı çektirdiler. Oradaki mezarlarımızı tarla yaptılar, mezar taşlarımızı da inşaatlarına malzeme yaptılar. Bizim zamanımızda Selanik’te 82 cami varken şuanda 2 tane cami ve bir tanesi ancak çalışır vaziyette. Bunarı vatanımızın kıymetini bilmek için anlattım. Bugün Afrin’de TSK vatan birliği için mücadele ederken biz de bu geçen 95 yılda bir vatan toprağını terk edip bir vatan toprağına geldik. Anlaşılmak kolay değil. O gün mübadelede buraya gelen bizleri de buradaki Türk vatandaşlarımız ilk zamanlarda anlayamadılar. Birçoklarımız bu topraklar kaybolup gitti. O gün Türkiye’ye gelen nüfus 500 bin, 1923-1927 yılları arasında 4 bin 800 tane vatandaşımız Muğla’ya dolayısıyla Fethiye’ye yerleşmiş bulunuyorlar” diye konuştu.
Bulgar göçmenlerinden olan Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Rafet Tuna, mübadele ile ilgili anılarını paylaştı. Tuna, “Mübadele yıllarında gemiyle geldiğimiz Fethiye’de limana çıktığımızda kordonda ‘hoşgeldiniz göçmen kardeşlerimiz’ tabelası yazılıydı. Geldik ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. 45 hane geldik, 45 haneyi köy köy dağıttılar. Bizde Demirler köyüne düştük. Ondan sonra geçim sıkıntısı başladı. Çoğu göçmenler İstanbul, İzmir gibi yerlere iş aramak için gitti. Kalanlardan bir tanesi benim. Allah’a şükür 65 senedir Fethiye’deyiz. Fethiye’yi çok sevdik, Fethiyelilerde beni çok sevdi” ifadelerini kullandı.
Fethiye Muhacirler Derneği Başkanı Salih Kocatepe konuşmasında “Mübadelenin 95. Yıldönümündeyiz. Lozan’ın bir parçası olan mübadele 30 Ocak 1923 yılında Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalandı. Bu anlaşmaya göre Türkiye’de yaşayan Rum ve Ortodokslar Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler ve Müslümanların Türkiye’ye gelmesine karar verildi. Anlaşma imzalanır imzalanmaz Yunanistan’da yaşayan Türklerin evlerine Yunan askerleri süngü takıp, geldi. Hemen eşyalarınızı toplayın ve limanlarda bekleyen gemilere binerek bir daha gelmemek üzere Türkiye’ye gideceksiniz, dediler. Bir daha geldiğimizde sizleri burada görmeyeceğiz, diyerek canınızı alırız, dediler. Sonuçta zorlu bir yolculuk başladı. Bu zorlu yolculukta çok eziyetler çektik. Limanlarda bekleyen gemilere gidiş ve limanlarda gemileri bekleme ve binme sürecinde çok büyük sıkıntılar yaşadık. Bir çok insan hayatlarını kaybetti. Kaybolanlar ve bir daha bulunamayanlar oldu. Ölenlerin mezar taşı bile olmadı. Gemide ölenler ise denize bırakıldı. Gelince de bu süreç bitmedi. Uzun süren karantina süreci ve sonrasında bize verilen topraklara gitmek için günlerce bekledik. Geldiğimiz yerlerde de zorlu günler başladı. Alışma süreci kolay geçmedi. Fakirlik ve yokluklarla mücadele ettik. Bazılarımız kendilerine verilen toprakları terk ederek büyük şehirlere iş bulmak için göçtüler. Biz Fethiye’ye gelen muhacirler olarak şanslıydık. Dürüstlüğümüzün ve çalışkanlığımızın kıymetini bilenler çıktı. Pamuk, tütün ve anason depolarında çalıştık. Çırçır ve maden fabrikalarında çalıştık. Onurumuz ve güvenirliğimiz sayesinde işyerlerin anahtarları bizlere teslim edildi” diyerek geçen süreci anlattı.
Konuşmasına devam eden Kocatepe “Mübadele başlar başlamaz mübadillerin yaşadığı bölgelerde komisyonlar kuruldu. Komisyonların vazifesi mübadilin nüfus bilgilerini tam ve doğru olarak yazmak ve Türk Mübadillerin Yunan hükümetine varlıklarını teslim etmek ve değerlerini Osmanlı altını nispetinde göstermekti. Bu belgeler 4 nüsha olarak tanzim edildi. Biri oradaki komisyona, birisi Türk Hükümetine, diğeri Yunan hükümetine kalan bir tanesi de mübadilin kendisine verildi. Bu belgelere tasfiyename talepnamesi denilmektedir. Her mübadile verilen bu tutanaklar benimde Babaanne’me verildi. 50 Osmanlı altını değerinde bir emlak, 30 Osmanlı altını değerinde 4 odalı bir evi ve her ay 10 Osmanlı altını kira getiren mahzeni vardı. Son sayfada ise Kamile adında bir halamın olduğu ve bu tasfiyenameleri imzaladığı görülmektedir. Halam mübadele yollarında kaybolmuştur. Nerede olduğu meçhuldür” dedi.
Yunanistan’da bıraktığımız mallar ortadadır fakat Türkiye’de ve Fethiye’de ne kadar toprak verildiğine dair belgelerin yazıldığı iskan defterlerinin nerede olduğu bilinmemektedir” diyen Kocatepe; bu konuda yetkililerden yardım istedi. Kocatepe bu iskan defterlerinin bulunmasını talep ederek sözlerini bitirdi.
Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı da, “Salih başkan, yanlış anlama da Fethiye gibi bir vefalı şehre gelmişiz. Ben de bir mübadele ailesinin çocuğuyum. O anlamda saygıdeğer, vefakar Fethiyelilerin emaneti olarak bizlere bakılmış ve Fethiye bize gerçekten sahip çıkmış. Fethiye’ye haksızlık etmeyelim, iyi ki Fethiye’deyiz, iyi ki Beşkazalılık ruhuyla yaşıyoruz. Ayrımız gayrımız yok. O yüzden hem vicdanen hem de fiziken rahat ol bir sıkıntı yok” dedi.
Saatcı, “Mübadelelerin ne anlama geldiğini anlamak için zaman zaman Kayaköy’üne bakmak, zaman zaman da 1990’lı yılların başındaki Bosna’yı hatırlamak yeter. Rumlar buradan giderken ne yaşadılarsa, bizde oradan gelirken onu yaşamışız. Buradan belki 1 buçuk milyon Rum gitmiş ama 5 milyon Evlad-I Fatihan topraklarından insanımız Bosna Hersek’teki çoluk çocuk, kadın erkek başlarına ne geldiyse hepsi yolda başlarına gelerek Anadolu’ya adım atabilen atmış, atamayanda yollarda ya rahmetli olmuş ya da perişan olmuş. Mezar taşları bile yok. Bu tarih bu millete bu misyonu yüklemiş. Günümüze de baktığımız zaman ülkenin bekası için Güneydoğu’da, Afrin’de, Suriye topraklarında 100 yıl sonra tekrar beka sorunuyla karşı karşıyayız ve mücadelemizi yapmaya devam ediyoruz. Buradan giden Rum kardeşlerimize orada hitap edilen söz ‘Türk tohumu.’ Mübadele de onlarda o topraklara gitmişler ama hiçbir zaman benimsenmemişler. Ama ben buraya bakınca bir Rafet Amca Rafet Restoran olarak Türkiye’de ün yapmış, cumhurbaşkanları, başbakanlar ağırlamış bir restoran sahibi. Selanik göçmeni birçok kardeşimi sayarım. Etle tırnak gibi bizim kardeşimiz. Burada bir dışlanma yok, tam tersine daha bir sahiplenme, kucaklanma var. Gönül arzu ediyor ki mübadeleler olmasın, göçler olmasın ama şuan 5 milyon Suriyeliye bakmak zorundayız. Bu topraklarda devlet olmanın yükü bu. Bizde bu yükü gönüllü olarak çekmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Fethiye Bando Ekibinden Ersin Tunç isimli vatandaş klarnetiyle ‘Selanik Türküsünü’ çaldı. Daha sonra Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, Fethiye Muhacirler Derneği Başkanı Salih Kocatepe ve vatandaşlar mübadelede hayatını kaybedenlerin anısına denize karanfil bıraktı.