Seydikemer’e bağlı Yakaköy Mahallesi,Dikilitaş Deresi üzerinde yapılması planlanan
Buldurat Regülatörü ve hidroelektrik santrali projesinin yapılmasını köylü halkı istemiyor. Bu projenin durdurulması için 800 imza toplayarak ilgili birimlere gönderiyorlar. Yıldan yıla artan kuraklık nedeniyle sularımız gittikçe azalmaktadır. Böyle olunca da bizim sularımız bize kıt kanaat yetmektedir.
2000 civarında yerleşik nüfusumuz, 2800 adet müstakil tapulu parsellerden oluşan yaklaşık 25000 (yirmi beş bin) dönüm ekilebilir, dikilebilir, tamamı sulanabilir arazilerinin bu proje yapılır ise kurutulacağı ve köydeki kişilerin evinden, barkından, evladından, gelininden, torunundan, doğal yaşam alanlarımızdan, vazgeçerek terk etmeye zorlayacağı bir yaşam şartları yaratılmaya çalışıyor bu proje ile bir an önce bu yanlıştan dönülmesini halk olarak istiyoruz şeklinde yazılı basın açıklamasında belirtiliyor.
Yaka köyüne yapılması için bazı izinlerin verildiğini belirten Yaka halkı Dikilitaş Deresi üzerinde yapılması planlanan Buldurat Regülatörü ve hidroelektrik santrali projesinin yapılmasını köylü halkı istemiyor. Bu projenin bölgeye vereceği sıkıntıları dile getiren bir imza kampanyası başlatarak yaka köyünde yaşayan 800 kişiden imza toplayarak ilgili birim, daire amirlikleri ile bakanlıklara gönderdiklerini beyan ediyorlar. Yaka Köyü halkı olarak bu HES projesini istemiyoruz başlıklı yazılı basın açıklamasının virgülüne bile dokunmadan yayınlıyoruz.
KONU: Muğla İli, Seydikemer İlçesi, Yakaköy Mahallesi,Dikilitaş Deresi üzerinde yapılması planlanan BULDURAT REGÜLATÖRÜ VE HİDROELEKTRİK SANTRALİ PROJESİNİN YAPILMASININ idari yoldan engellenmesinin sağlanması için ÇEVREYE DUYARLI OLAN HERKES DEN YARDIM TALEBİMİZDİR. Gönderilen yazılı basın açıklması şöyledir, “AÇIKLAMA: Seydikemer İlçesi
ne bağlı olan köyümüz Antalya İli ile Muğla İli sınırlarını oluşturan AKDAĞLARIN batı yamaçlarında kurulmuştur. 2000 civarında yerleşik nüfusumuz, 2800 adet müstakil tapulu parsellerden oluşan yaklaşık 25000 (yirmi beş bin) dönüm ekilebilir, dikilebilir, tamamı sulanabilir arazilerimiz vardır. Başlıca geçim kaynağımız; Başta son yıllarda büyük bir gelişim gösteren TURİZM, YAZLIK VE KIŞLIK MEYVE VE SEBZE ÜRETİMİ ile TAHIL ÜRETİMİNE DAYALI TARIMSAL FAALYETLER ile HAYVANCILIKTIR. Köyümüz sürekli dışarıya göç verirken son yıllarda gelişen turizm sayesinde bu göç tersine dönmüş durumdadır. Çünkü Likya Uygarlığının merkezi durumundaki TLOS ANTİK KENTİ köyümüzün tam merkezindedir. Ayrıca köyün içinden farklı noktalarda çıkan 4 (dört) adet su kaynağımız vardır. Bunun haricinde köyümüzde kendi yatağından ve kaynağından su üreten, başı boş akan herhangi bir deremiz yoktur. Olan derelerde aslında kuru dere olup arıklarımızdan gelen suyun daha yüksek kotlara aktarılmasında kullandığımız doğal arıklardır. Bu kaynaklardan çıkan sularımız gerek 1000’lerce yıllık Likya uygarlığı döneminde, gerekse daha sonraki Osmanlı döneminde aslen bizim köyümüzde doğmuş olan ve CEZAYİRLİ KEL HASAN PAŞA olarak bilinen kişi tarafından oldukça hakkaniyetli bir biçimde yapılan arıklarla sulanmadık bir karış toprak kalmayacak şekilde yaklaşık 2800 adet müstakil parselden oluşan 25000 dönümlük alana ulaştırılmıştır. Eskiden daha bol olan suyumuz küresel ısınmaya bağlı yaşanan kuraklık nedeniyle çok azalmış, arıklarımızdan akan sular adeta can suyu seviyesine inmiştir. Buna rağmen ata yadigarı bu arıklar sayesinde köyümüzde yüzlerce yıldır su yüzünden herhangi bir niza yada tartışma yaşanmamıştır. Köyümüzün engebeli ve farklı yükseltilerde tepelerden oluşması nedeniyle bu günün teknolojisi ile bile her karış toprağa bu suyun hakkaniyetli ve verimli bir şekilde arıklarla iletilmesi çok zor olduğu görülmektedir. Bu işten anlayan, köyümüze gelen uzman kişiler bu sistemin kurulmasının bu günün şartları için bile bir MÜHENDİSLİK HARİKASI olduğunu, hatta korunarak gelecek nesillere aktarılması geren doğal ve kültürel varlık olarak ele alınması gerektiğini ifade etmektedir. Hakikaten bu arıklar köyümüzün 25000 (YİRMİBEŞBİN)dönümlük alanını bir örümcek ağı gibi sarmıştır. Bu arıklarda yaz kış akan can suyu niteliğindeki azıcık su sayesinde, köyün bütününde Osmanlıdan beri yüzlerce yıldır, hatta Likya medeniyetinden beri binlerce yıldır kendiliğinden doğa harikası bir FLORA VE FAUNA ortaya çıkmıştır. Bu sayede Türkiye de hatta dünya da eşi benzeri pek az olduğu ifade edilen bir PEYZAJ oluşmuştur. İşte köyümüzü turizmde öne çıkaran ; bizim ve çocuklarımızın geleceği bu PEYZAJ BÜTÜNLÜĞÜ içinde oluşmuş olan EKO SİSTEM dir.Bu eko sistem içinde bitki hayvan olmak üzere endemik canlılar vardır. TLOS ANTİK KENTİMİZ VE BİNLERCE YILLIK FLORA VE FAUNANIN OLUŞTURDUGU EŞSİZ DOGA GÜZELLİĞİMİZ BİZİM TURİZME DÖNÜK HAYALLERİMİZİ SÜSLEYEN SERVETİMİZDİR. Bizim için başkaca bir umut yoktur. Şimdiden köyümüzdeki birçok restorana her gün binlerce günübirlik ziyaretçi gelmesi, köyümüzdeki butik otellerin Ölüdeniz’deki otellerden bile daha pahalı olarak tercih edilen bir destinasyon olarak ortaya çıkması bu yüzdendir. Bu sayede onlarca eşsiz güzellikteki retoranlarıyla, butik otelleriyle, balık havuzlarıyla, yazlık ve kışlık taze meyve ve sebze üreten çitçileriyle, ürettiği tarım ürünleri ve el emeği göz nuru ürünlerini köyün içinde yol kenarlarında açtığı tezgahlarda satan kadın ve çocuklarıyla; Köyümüz daha şimdiden turizm deki gelirden payını almaya başlamıştır. Bizim köyümüzün geleceği; KIRSAL TURİZM, EKO TURİZM, DOĞA TURİZMİ GİBİ ALTERNATİF TURİZM ALANLARINDADIR. Ancak 1/25000 nazım imar planında , bu faaliyetlerin plansız ve ruhsatsız değil de çağdaş bir şekilde yürütülmesi için ayrılmış bir yer yoktur. Fakat bize hiçbir faydası olmadığı gibi gelecekte bizim yaşam alanlarımızı daraltarak köyü terk etmemize neden olacak bir HES projesi için bize hiç sormadan, görüşümüz alınmadan yer ayrılmıştır. Biz bu köyün kadim sahipleriyiz. Köyün kaynakları da öncelikle bizim yararımıza kullanılmalıdır. Sularımız bizimdir. Kimseye de vermeye niyetimiz yoktur. Çünkü:
1):Yıldan yıla artan kuraklık nedeniyle sularımız gittikçe azalmaktadır. Böyle olunca da bizim sularımız bize kıt kanaat yetmektedir. Yazlık meyve ve sebze üretimi yanında kışlık sebze üretimine de yönelmiş durumdayız. Kışları aylarca köyümüze bir damla yağmur yağmadığı olmaktadır. Bu durumda bu kaynaklar yazlık tarım için olduğu kadar kışlık tarım için de bizim sigortamızdır. Kaldı ki ,tarımın dünyada gün geçtikçe daha da önem kazanması ve stratejik bir faaliyet alanı haline gelmesi nedeniyle bizde bir karış toprağımızı boş bırakmadan değerlendirmek niyetindeyiz. Turizmin günden güne gelişmesi bu nedenle de su ihtiyacının zamanla artacağı göz önüne alındığında gelecek yıllarda suyumuz bize bile yetmeyecektir.
2): Üzerinde HES PROJESİ planlanan dere, kendiliğinden su üreten başı boş bir dere değildir. Bu dere köyümüzü adeta örümcek ağı gibi ören ,bizim için bir kültür varlığı olan, mühendislik harikası olarak nitelenen arıklarımızın sadece bir bölümüdür. Arıklarımızın beslenme kaynağı ise köyümüzün içinde farklı noktalardan çıkan doğal kaynaklarımızdır. Köyün içinde bulunan 3-4 ayrı su kaynağının boru içine alınarak bir noktada toplanıp burada bir HES yapılması bizim köyümüzü çölleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çünkü ;adım başı her parselin başına ulaşan binlerce arıktan oluşan bu karmaşık arık sistemi üzerinde binlerce yıldan beri akan can suyunun belli bir mevsimde dahi kesilmesi Kendiliğinden oluşmuş olan tabiat harikası FLORA VE FAUNAYI yok edecektir. Neticede EKO SİSTEMİ oluşturan endemik canlıların tümü telafisi imkansız bir şekilde yok olacak ,köyümüz komşu köyler gibi ekolojik çeşitliliğini kaybedecektir.
3): Bizim köyümüzün ,çocuklarımızın ve gelecek nesillerin umudu turizmde dir. Bugün köyümüzün turizm açısından geldiği nokta TLOS ANTİK KENTİ ni ziyaret edenlerden ziyade köyün DOĞAL GÜZELLİKLERİ ni ziyaret edenler sayesindedir. Bir HES projesi için bu turizm potansiyelini yok etmeye değermi. Günden güne artan doğal dinlenme yerleri, yeme içme yerleri, ev pansiyonculuğu,butik otel yatırımları da bundan olumsuz yönde etkilenecektir. Turizm bizim için olmasa olmazımızdır. Turizm sayesinde köyde yaşayan herkes gün geçtikçe daha çok nemalanmaktadır. Bir kişinin HES yapması uğruna bizim geleceğimizi karartılmamalıdır.
4):Bizler butik otelcilerimizle,pansiyoncularımızla, restorancılarımızla , balık havuzcularımızla, üreten çitçimizle, yol boyunca ürettiklerini satan kadın ve çocuklarımızla herkesin bir diğerinin kazanmasına vesile olmaktadır . Biz köyümüzde böyle yaşamak ve yaşam kalitemizi bu yönde artırmak niyetindeyiz. Gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerimize yok olacak doğal ve kültürel varlıklarımız yerine bu HES LERİ mi göstereceğiz. Yoksa tam kendi kendimize yetecek hale geliyoruz derken çocuklarımız yeniden şehirlere göç etmek zorunda mı kalacaktır.
TALEBİMİZ: Muğla ili, Seydikemer İlçesi, Yakaköy Mahallesi, Dikilitaş Deresi üzerinde yapılması planlanan ; BULDURAT REGÜLATÖRÜ VE HİDROELEKTRİK SANTRALİ PROJESİNİN YAPILMASININ İDARİ YOLDAN DURDURULARAK PROJENİN İPTALİ İÇİN çevreye duyarlı herkesin yardımını saygılarımızla arz ederiz. İmza sahibi 800 yakaköy sakini”şeklindedir.